Robotik cerrahi yöntemi ile gerçekleştirilen operasyonlarda uzun kesiler yerine, birkaç santimetre çapında, minimal boyutta delikler açılır. Operasyon bu minimal kesiler ile gerçekleştirilir. Bu da hastanın operasyon sonrasında bedeninde büyük bir iz taşımasını engeller.
Minimal boyutta kesiler açılarak yapılan robotik cerrahi operasyonlarında doktor, en küçük damarı bile yüksek çözünürlükte görebilir. Bu da kan kaybının olabilecek en minimum düzeyde olmasını sağlar. Herhangi bir kanama anında doktor doğrudan müdahale edebilir. Robotik cerrahi operasyonlarında çoğu zaman hasta için kan nakline gereksinim olmaz.
Minimal kesiler sayesinde hastanın ameliyattan sonraki ağrı şikayetleri de büyük oranda azalmış olur. Şiddetli ağrılarla süren bir iyileşme dönemi yerine daha konforlu bir iyileşme süreci yaşamanızı sağlar.
Robotik cerrahi ameliyatlarında hastanın, operasyon sonrası hastanede yatma ve genel anlamda iyileşme süresi açık ameliyatlara göre çok daha kısadır. Bu hastalar günlük yaşamlarına son derece çabuk dönebilmektedirler. Bilhassa prostat kanseri operasyonlarında hastaların sonda ile yaşamaları gereken süre çok daha kısadır. Bu da hastaların bir an önce günlük yaşantılarına dönmelerini sağlayan önemli bir avantajdır.
Da Vinci Robotik Cerrahi Sistemi, ameliyatın ardından radyoterapi veya kemoterapi alması gereken hastalar için bu uygulamaların daha erken başlanmasını sağlar.
Obeziteli hastalar, bedenlerinde çok fazla yağlı dokuya sahip oldukları için açık ameliyatlar onlar için çok daha zorlu olabilmektedir. Da Vinci Robotik Cerrahi Sistemi bu sorunu tümüyle ortadan kaldıran bir gelişmedir. Obeziteli hastaların başarılı, kolay ve konforlu bir ameliyat yaşamaları robotik cerrahi yöntemi ile mümkündür.
Da Vinci Robotik Cerrahi sistemi en gelişmiş cerrahi yöntem konumunda. Robotik Cerrahinin en yaygın kullanım alanı ise üroloji. Dünyanın gelişmiş ülkelerinde, özellikle prostat kanseri vakalarının cerrahi tedavisinde ve diğer pek çok ürolojik ameliyatta robotik cerrahi kullanılıyor. Zira robotik cerrahi, en hassasiyet gerektiren operasyonların bile büyük bir titizlikle gerçekleştirilmesini sağlıyor. Böbrek Kanseri vakalarının cerrahi tedavisinde, mesane kanserlerinde ve daha birçok alanda cerrahların ilk tercihi robotik cerrahi oluyor. Bir çok ameliyat laparoskopik yöntemle de gerçekleştirilebiliyor. Fakat, robotik cerrahinin laparoskopik ameliyatlara kıyasla bazı avantajları mevcut. Örneğin üç boyutlu ve 12 kata kadar büyütülebilen yüksek çözünürlüklü görüntüler cerrah için büyük avantaj sağlıyor. Bunun yanı sıra robotik cerrahi konsolunun çok yönlü hareket edebilmesi, mikro aletleri bile kolaylıkla kullanılabilir hale getirmesi operasyonların başarısını büyük oranda arttırır.
Cerraha kılavuzluk eden yüksek kaliteli görüntüler ve konsolun hareket kabiliyeti hastanın yaralanma riskini ortadan kaldırır. Hastanın karın bölgesinde büyük bir kesi açmaya gerek kalmaz. Bu durum hastanın ameliyat sonrası konforunu arttırdığı gibi aynı zamanda doktor için de hastanın takibini kolaylaştırır. Daha az ağrı hisseden hastalar daha kısa sürede ayağa kalkıp taburcu olabilirler. Açık ameliyatlarda son derece yüksek olan kanama ve enfeksiyon riski, robotik cerrahide minimum düzeydedir. Hastaların robotik cerrahinin ardından ağrı kesici ve antibiyotik ihtiyacı çok daha azdır. Robotik cerrahinin kullandığı enstrümanlar her yöne geniş açıyla dönebilir ve bükülebilir bir yapıdadır. Bu da bir insan elinin yapabileceğinden çok daha fazlasıdır. Hastanın vücudunun hemen her noktasına ulaşmak ve müdahale etmek bu sayede mümkün olur. En kompleks işlemlerin bile kolaylıkla yapılabilmesini sağlar.
Robotik cerrahinin doktor açısından en önemli artılarının başında yüksek çözünürlüklü ve üç boyutlu görüntüler gelir. Bu da doktorun operasyonu yönetirken cerrahın derinlik hissine sahip olmasını sağlar. 10-12 kata kadar büyütülebilen bu görüntüler, küçük veya büyük fark etmeksizin tüm anatomik yapıların görüntülenmesine imkan tanır. Doktor kamerayı bizzat kendisi kontrol edebilir. En küçük damar ve sinirler bile net bir biçimde görüntülenebildiği için korunması da kolay olur. Bu da hastanın çok daha az kanama şikayeti yaşamasını sağlayarak, kan nakline duyulan ihtiyacı da azaltır. Özellikle de mesane ve prostat kanseri vakalarının cerrahi tedavisinde damar ve sinirlerin korunmasını sağladığı için robotik cerrahinin ardından hastalar sertleşme bozukluğu veya idrar kaçırma gibi sorunlar yaşamazlar.
İnsan elinin titreme özelliği hassasiyet gerektiren cerrahi operasyonlar için en önemli risk faktörlerinden biridir. Bu sorunu ortadan tümüyle kaldırmak ancak robotik cerrahi ile mümkündür.
Açık veya kapalı laparoskopik cerrahi yönteminde operasyonu yöneten cerrah ayakta durmak zorundadır. Bu durum kimi zaman saatlerce sürebilir. Yorgunluk faktörü doktoru ve dolayısıyla operasyonu etkileyebilir. Ancak robotik cerrahi yönteminde operasyonu yöneten cerrah ameliyat sırasında oturur vaziyettedir. Bu fiziksel yorgunluk ve stres faktörünü ortadan kaldırır. Bu sayede cerrah daha konsantre şekilde ameliyata odaklanabilir.